Kısacık ömrümüze sığdıramadığımız bitse de bittiremediğimiz yaşanılan dünyaya asla sığamayacak güzellikte bir ütopya. Kalbimi doğu batı kampına açtığımda heyecanımdan öte merakım ayaklarımla beraber fikirlerimi ilerleten naçizane sebeplerdendi. İstanbul’dan yola çıkarken bir aylık okul tanıtımı ve staj atlatmış durumdaydım her ne kadar bedensel yorgunluğu hiçe saysam da zihnimde karmaşaya sebep olan bir ne istediğini bilememezlikle uçağa bindim. İzmir’e indiğimde insanların çılgın sıcaklıkları İZBAN’da tanıştığım küçük kız ve ailesinin samimiyeti ve hoş muhabbetiyle Aliağa’ya ulaştım. Elimde koca bir bavul gökyüzünde eritme emri almış bir güneş ile Afacan Gençlik Evinde sevgili Ahmet Özdemir’in sıcak sarılması beni kendime getirdi. Gelir ayak ilk devrenin veda ortamında kendimi bulmam iç seslerimin acabalarını harekete geçirdi.
Ta ki koordinatör ekip arkadaşlarım ile tanışıncaya kadar farklı sinerjimiz bir arada oluşumuzu gökkuşağıyla bağdaştırmama yardımcı olarak ilk günümden kafamda ki ön yargı yıkımları başlayadurdu. Hiç anlayamadığım sebebiyle tanışmamız ardından beni sevemediğini iddia eden Dominik arkadaşıma da sevgimi verdim, tüm içtenliği ile var olan Sinan’a da. İlk defa girdiğim bir ortamda çat diye yüzüme sevilmediğim söylense de bununda bir renk olduğunu kabul edebildim ( Tüm bu laflar şaka imiş miş miş 🙂 ). Katılımcılarımızı Aliağa’nın rüzgarıyla karşıladık ve insanların toplanmasını beklerken herkes birbirini bulmuş ve çoktan sevgi çemberi oluşmaya başlamıştı.
Veda gecesi başladığında ; screet friendsler’i açıklarken insanların meraklı neşesini tatmak, Arap halayı çekerken ki neşemle Tunak Tunak dansı yaparken aynı heyecanı paylaşmak ,
Ümit’in kamp videousu için benden tek kelime isteyip insanlara cümle kurdurduğunu görünce video içerisindeki saçma duruşumla bile eğlenebilmek,
Yassine’nin İngilizce seviyemi broken olarak tatlandırması, tüm ‘eeeyvallah’ deyişleri,
Deniz’in içtenliği ses tonundaki samimiyeti ,
Hülya ablanın her daim destekleyen bakışları,
Ceren’in her gece sonunda tedirgin tereddütlü ‘Bugün her şey yolundaydı dimi?’ sorusu,
Gözde’nin tüm kamp boyu var olan neşeme değilde veda gecesinin stresiyle ‘Ama bu geceyi hazırlamak zorundayız’. değişimdeki stresi yakalaması ,
Mahmut’un Dominik ve Bedrettin’ ile aynı odaya düşmesiyle içeri girdiğinde Dominiği görüp bu Bedrettin olamaz dedikten sonra Dominik’in Türkçe konuşup sohbetin ilerisinde Kayseri’li olduğunu öğrenince Gayseri’dir o diye düzeltmesiyle bu Bedrettin’dir kanısına kapılması,
Dominiğin ultra dil seviyesi ile beraber her birimizden biraz daha fazla Türkiye’li oluşu ve beni asla sevmemesi ,
Isabell ile gece dolunayın altında denizin buz gibi suyuna uzanmak,
Sinan’ın inatla Feyza adımı sorgular halleri,
Sevim’i azıcık göremesem etrafta acaba moralimi bozuk nerede diye şüpheye düşüşlerim,
Seda’nın minnoş kalbiyle screet friends’ine hediye yollamak isterken ki samimi hassaslığı,
Aslıhan’ın halden anlar tavırları ile hep bi destek olmaya hazır hali,
Reha’nın sayko oynarken bıyıklarımın olduğunu kabul etmemesi… ,
Zeynep’in vedalaşırken sımsıcak kucağı,
Yusufcan’ın katılım sağlayamayan Bedrettin arkadaşımızın zarfına seni tanımasak ta çok sevdik yazışı , her daim gözlükleriyle poz vermeye hazır hali, annesinin barbunyasından şikayet edişleri,
Sibel’in her an eğlenmeye ve kahkahaya hazır duruşu,
Tülin ablanın tarhana için feda ettiği günleri ve kocaman yüreği,
İbrahim’in beni tatlı talı eleştirişleri,
Ali’nin sıkıldığımı iddia eder halleri ,
ultra bir duyguymuş meğer.
Şimdi Ankara’da kampın etkisinden nasıl kurtulacağımı sorgular haldeyim. Yanına geldiğim arkadaşım azıcık dürtsem Doğu Batı kusacak lakin asla şikayetçi değil sadece birazcık kızgın bende istiyorum halleriyle 🙂
Beni kendimi sorgular hallerimle tekrar yüz yüze getiren bu kamp biraz daha yol almam gerektiğinin farkına vardırdı. Neredeyse tüm ön yargıların lüzumsuz olduğunu öğrenince kafamda ‘neden?’ soruları ayaklandı. Ne kattım bilmiyorum ama tüm yıl YAŞÖM’ün sıcaklığını bir haftada bana katan bu kampa kocaman bir kucak.
Her kültür bir renkmiş , her farklı renk bir arada olabilirmiş ve tüm bu farklılıklar bizi ütopyaya taşırmış. Etkisini sürdürmek adına hala Screet friends zarfımı okumadım bir kaç ay sonra aynı hislerle okuyabilmek adına.
Sevgiyle kalın